📖 موسوعة اللواحق التركية

رقماللاحقةالاستخداممثالالترجمةالمقابل الإنجليزيالاستماع 🔊
1-ebil / -abilirإمكانية / احتمالgidebilirقد يذهب / يستطيعcan / may / might
2-ecek / -acakزمن المستقبلgelecekسيأتيwill / going to
3-di / -dı / -du / -düزمن الماضي البسيطgeldiأتىsimple past (did)
4-miş / -mış / -muş / -müşالماضي غير المباشرgelmişقيل إنه أتىreported past / apparently
5-iyorالمضارع المستمرgeliyorيأتي الآنpresent continuous (is -ing)
6-me / -maنفي الفعلgelmediلم يأتِnegation (not)
7-se / -saالشرطgelirseإذا أتىif / in case
8-mek / -makتحويل الفعل إلى مصدرyazmakالكتابةinfinitive (to ...)
9-ler / -larالجمعçocuklarالأطفالplural (-s)
10-im / -ım / -um / -ümضمير الملكية (أنا)evimبيتيmy / -'s (1st person)
11-in / -ın / -un / -ünضمير الملكية (أنت)evinبيتكyour (2nd person)
12-i / -ı / -u / -üضمير الملكية (هو/هي)eviبيتهhis / her / its
13-sinتصريف الضمير 'أنت' في المضارعgeliyorsunأنت تأتيyou are (present)
14-miştiالماضي التامgitmiştiكان قد ذهبpast perfect (had ...)
15-ebilmişالقدرة في الماضيyapabilmişيبدو أنه استطاعcould have
16-ebilirdiالإمكان في الماضيgidebilirdiكان يمكنه أن يذهبmight have / could have
17-eyim / -ayımالتمني أو الرجاءgideyimدعني أذهبlet me / I shall
18-miş olsaالاحتمال الشرطيgelmiş olsaلو أنه أتىif (he/she) had ...
19-iver / -ıverالسرعة أو الفجائيةyazıverdiكتب فجأةsuddenly / quickly
20-e kal / -a kalكاد أنdüşe kalكاد أن يسقطalmost / nearly
21-miş meğerالتعجبgelmiş meğerاتضح أنه قد جاءapparently / surprisingly
22-cesine / -casınaتشبيهçocukçasınaكالأطفالas if / like a ...
23-mekteالمصدر المؤكدyazmaktaفي طور الكتابةin the act of ...
24-ipثم (تسلسل)yiyip içtiأكل ثم شربand then / after ...
25-cığım / -cuğumتصغير + محبةcanımcığımعزيزي الصغيرdiminutive (dear, little)
26-dekiالذي فيevdekiالذي في البيتthat/who is in
27-den beriمنذdünden beriمنذ البارحةsince
28-ce / -caبشكل تقريبي أو أسلوبيsaatlerceلساعات-ly / approximately
29-dir / -dırتأكيد أو تعميمöğrencidirإنه طالب بلا شكcertainly / definitely / must be
30-dik / -ecekاسم الفاعل أو المفعولgidecek kişiالشخص الذي سيذهبwho/which will ...
31-kenأثناءgelirkenأثناء قدومهwhile / during
32-dur / -dirالإصرار أو الاستمرارgidiyordurلا بد أنه يذهبmust be / probably is
33-e / -aاتجاه نحوokulaإلى المدرسةto / toward
34-de / -daالمكانevdeفي المنزلin / at / on
35-den / -danالمصدر / من أينevdenمن البيتfrom / out of
36-le / -laمعAli’yleمع عليwith
37-den dolayı / -dan ötürüبسببhastalıktan dolayıبسبب المرضbecause of / due to
38-gibiمثلçocuk gibiمثل الطفلlike / as
39-mek içinمن أجلöğrenmek içinمن أجل التعلمin order to / for
40-kiالذيdünkü haberخبر الأمسthat / which
41-ince / -ıncaعندماgelinceعندما يأتيwhen / upon ...
42-meden / -madanدون أنdüşünmedenدون تفكيرwithout ...ing
43-dikten sonraبعد أنgeldikten sonraبعد أن جاءafter ...ing
44-inceye kadarحتىgelinceye kadarحتى يأتيuntil ...
45-mek üzereعلى وشك أنdüşmek üzereعلى وشك السقوطabout to / in order to
46-mekte olanالذي في طورyazmakta olanالذي يكتب الآنwho/which is currently ...ing
47-ip deثم أيضًاgidip de gelmediذهب ولم يأتِand also / and then
48-diyeلكي / على أنهçocuk diyeعلى أنه طفلso that / thinking that
49-casınaكما لوkoşarcasınaكما لو يركضas if / as though
50-kiللإضافة أو التحديدbendekiالذي عنديthe one in / at / with
51-ceğine / -cağınaبدلاً من أنgideceğineبدلاً من أن يذهبinstead of ...ing
52-den çokأكثر منsenden çokأكثر منكmore than
53-den azأقل منbenden azأقل منيless than
54-meden önceقبل أنgitmeden önceقبل أن يذهبbefore ...ing
55-e doğruباتجاهeve doğruنحو المنزلtoward / in the direction of
56-e rağmenرغم أنyağmura rağmenرغم المطرalthough / despite
57-den sonraبعدyemekten sonraبعد الطعامafter
58-den önceقبلokuldan önceقبل المدرسةbefore
59-ce / -caبشكل / بأسلوبTürkçeبالتركيةin ... (language/style)
60-miş gibiكما لو أنه قدgelmiş gibiكما لو أنه جاءas if (he/she) had ...
61-mekleبـ / عن طريق فعلöğrenmekleمن خلال التعلّمby ...ing / through ...
62-miş gibiكما لو أنه قدgelmiş gibiكما لو أنه جاءas if (he/she) had ...
63-den başkaباستثناءsenden başkaغيرك / سواكexcept for / other than
64-diğinde / -dığındaعندماgeldiğindeعندما جاءwhen (he/she) ...
65-den dolayıبسببhastalıktan dolayıبسبب المرضbecause of / due to
66-cesineكأنdelicesineكالمجنونas if / in a ... way
67-e kadarحتىsabaha kadarحتى الصباحuntil / up to
68-ince kadarإلى أنgelinceye kadarحتى يأتيuntil (he/she) ...
69-diğinden beriمنذ أنgeldiğinden beriمنذ أن أتىsince (he/she) ...
70-esi varيرغب بشدةgidesi varيرغب بشدة أن يذهبhas a desire to ...
71-leyin / -layınتقريبًا عندakşamleyinحوالي المساءaround (time) / by (evening)
72-ce / -caبطريقةarkadaşçaبشكل وديّ-ly / in a ... way
73-sel / -salتحويل إلى صفةkültürelثقافي-al / -ic (adjective-forming)
74-haneمكانpastahaneمحل الحلوياتplace / house of ...
75-lik / -lık / -luk / -lükتكوين أسماء أو صفاتgüzellikالجمال-ness / -hood / related to
76-daş / -taşالمشاركة أو الشراكةyoldaşرفيق الطريقcompanion / fellow / co-
77-siz / -sız / -suz / -süzبدونparasızبلا نقودwithout / -less
78-li / -lı / -lu / -lüذو / الذي فيهevliمتزوّجwith / having / -ed
79-cik / -cık / -cuk / -çikتصغير رقيقkedici̇kقط صغيرdiminutive (-let / -ie / -ling)
80-ceğinden / -cağındanبسبب أنه سوفgideceğindenلأنه سيذهبbecause (he/she) will ...
81-miyorنفي المضارع المستمرgelmiyorلا يأتي الآنis not ...ing
82-meden öncekiالذي قبل أنgitmeden öncekiالذي قبل ذهابهthe one before ...ing
83-kiلاحقة ارتباطيةbendekiالذي عنديrelative 'that/which'
84-leyinفي وقتsabahleyinفي الصباحaround / during (time)
85-mektenseبدلاً من أنçalışmaktansaبدلاً من أن يدرسrather than ...ing
86-ileمع / بواسطةkalemle yazdıكتب بالقلمwith / by
87-kenأثناء أنokurkenأثناء القراءةwhile / as
88-meyeمن أجل أنöğrenmeye geldimجئت لأتعلّمin order to
89-den ötürüبسببsınavdan ötürüبسبب الامتحانdue to / because of
90-diği süreceطالما أنçalıştığı süreceطالما يدرسas long as
91-me zorundaمضطر إلىgitmek zorundaمضطر أن يذهبmust / have to
92-erektenبفعل شيءkoşaraktanوهو يركضby ...ing / while ...ing
93-e göreحسبkurala göreحسب القاعدةaccording to
94-diği haldeرغم أنهsevdiği haldeرغم أنه يحبalthough / even though
95-inceye dekحتىgelinceye dekحتى يأتيuntil
96-mek üzereykenبينما على وشك أنdüşmek üzereykenبينما كان على وشك السقوطwhile about to ...
97-ince sonraبعد أنgeldikten sonraبعد أن جاءafter (he/she) ...
98-miş gibi davranmakيتظاهر بأنهgelmiş gibi davrandıتصرّف كأنه جاءpretend as if ...
99-liği içinلأنهgeldiği içinلأنه أتىbecause (he/she) ...
100-diği zamanعندماgittiği zamanعندما ذهبwhen (he/she) ...
101-ebilmekالقدرة على الفعلyapabilmekأن يستطيعcan / to be able to
102-emezlikعدم القدرة علىyapamazlıkحالة عدم القدرةinability / incapacity
103-dirilmekصيغة المجهول للمبني للمعلومsöyletilmekأُجبر على القولto be made to (causative passive)
104-tmekصيغة التعدية للفعلuyutmakجعله ينامto make someone do ...
105-ilmekصيغة المجهول للفعلgörülmekأن يُرىto be ...ed (passive)
106-ış / -uş / -üş / -işالعمل التعاوني أو التكرارkonuşmakالتحدث معًاmutual / repetitive action
107-leyinتقريبًا وقت كذاakşamleyinوقت المساءaround (time)
108-ken bileحتى أثناء أنçalışıyorken bileحتى أثناء دراستهeven while ...
109-çesineكما لو كانağlarcasınaكما لو أنه يبكيas if ...
110-mişcesineكما لو أنه قدgitmişçesineكأنه قد ذهبas if (he/she) had ...
111-leyipثم (نادرة)içipشرب ثم...and then (rare form)
112-miş olurيكون قدgitmiş olurيكون قد ذهبends up having ...
113-liğe kadarحتى أن يصبحgüzelliğe kadarحتى يصبح جميلاًuntil becoming ...
114-tan çokأكثر منsenden çokأكثر منكmore than
115-cek kadarلدرجة أنه سيölecek kadarلدرجة أنه سيموتso much that he/she will ...
116-miş gibi görünmekيبدو كأنهhasta olmuş gibi görünüyorيبدو كأنه مرضappears as if ...
117-meye çalışmakيحاول أنöğrenmeye çalışıyorيحاول أن يتعلمtries to ...
118-meyinceعندما لاgelmeyinceعندما لم يأتِwhen (he/she) doesn't ...
119-mekteydiكان في طور أنyazmaktaydıكان يكتب حينهاwas ...ing (past continuous)
120-diğim sıradaبينما كنتokuduğum sıradaبينما كنت أقرأwhile I was ...
121-mekle birlikteمع أنهçalışmakla birlikteمع أنه يدرسalthough / even though ...
122-diği gibiكما أنهsöylediği gibiكما قالjust as / like ...
123-mekle kalmayıpلم يكتفِ بـçalışmakla kalmayıpلم يكتفِ بالدراسةnot only ... but also
124-meksizinدون أنdüşünmeksizinدون تفكيرwithout ...ing
125-meden edememekلا يستطيع دون أنkonuşmadan edememلا أستطيع إلا أن أتكلمcannot help but ...
126-mek zorunda kalmakيُجبر علىgitmek zorunda kaldıاضطر إلى الذهابto have to / be forced to
127-miş bulunmakوجد نفسه قدsöylemiş bulunduوجد نفسه قد قال ذلكhappens to have ...ed
128-cekmiş gibi yapmakيتظاهر أنه سيgidecekmiş gibi yaptıتظاهر أنه سيذهبpretends as if will ...
129-esi gelmekيخطر بباله أنgidesi geldiراوده شعور بالذهابfeels like ...ing
130-den çıkmakيتوقف عن كونهmodadan çıktıلم يعد موضةto no longer be ...
131-likten çıkmakفقد صفته كـresmilikten çıktıخرج من الرسميةto lose the quality of ...
132-diği kadarıylaبقدر ماbildiği kadarıylaبقدر ما يعرفas far as ...
133-meye karar vermekيقرّر أنgitmeye karar verdiقرّر أن يذهبdecides to ...
134-mek üzere olmakيوشك أنbaşlamak üzereعلى وشك البدءabout to ...
135-mesiyle birlikteمع كونهzengin olmasıyla birlikteرغم أنه غنيalthough / even though ...
136-meye değmekيستحق أنgörmeye değerيستحق المشاهدةto be worth ...ing
137-miş gibi hissetmekيشعر كأنهhasta olmuş gibi hissediyorيشعر كأنه مريضfeels as if ...
138-cek kadar çokبكثرة بحيثölecek kadar çok seviyorيحبها لدرجة أنه سيموتso much that will ...
139-ceğine inanmakيعتقد أنه سيkazanacağına inanıyorumأعتقد أنه سيفوزbelieves that (he/she) will ...
140-meyi istemekيرغب أنgitmeyi istiyorيريد أن يذهبwants to ...
141-meyi düşünmekيفكر أنgitmeyi düşünüyorيفكر في الذهابconsiders/thinks of ...ing
142-miş olduğunu söylemekيقول إنه قدgeldiğini söylediقال إنه جاءsays that (he/she) has ...
143-meye başlamakيبدأ أنçalışmaya başladıبدأ يدرسstarts to ...
144-diğini fark etmekيلاحظ أنهgeldiğini fark ettimلاحظت أنه أتىrealizes that ...
145-mek istememekلا يريد أنgitmek istemiyorلا يريد أن يذهبdoes not want to ...
146-diğini anlamakيفهم أنهsevdiğini anladıفهم أنه يحبunderstands that ...
147-meden yapmakيفعل دون أنdüşünmeden yaptıفعله دون تفكيرdoes without ...ing
148-diğine göreبما أنهgeldiğine göreبما أنه قد أتىsince / as ...
149-mek gerektiğini bilmekيعرف أنه من الضروريçalışmak gerektiğini biliyorيعرف أنه يجب أن يدرسknows that (he/she) must ...
150-mek istemek zorunda kalmakيضطر إلى أن يريدgitmek istemek zorunda kaldıاضطر إلى أن يريد الذهابis forced to want to ...
151-mesi gerektiğini düşünmekيعتقد أنه يجبyapması gerektiğini düşünüyorيعتقد أنه يجب أن يفعلthinks that (he/she) should ...
152-diğine sevinmekيفرح لأنهgeldiğine sevindimفرحت لأنه أتىis happy that ...
153-mek için hazırlanmakيستعد لكيsınava hazırlanmakالاستعداد للامتحانprepares to ...
154-diğine üzülmekيحزن لأنهayrıldığına üzüldümحزنت لأنه رحلis sad that ...
155-mekte fayda varمن المفيد أنdenemekte fayda varمن المفيد أن تُجرّبit's useful / beneficial to ...
156-mekle yetinmekيكتفي بـdinlemekle yetindiاكتفى بالاستماعis content with ...ing
157-diği zamanlardaفي الأوقات التيçalıştığı zamanlardaفي الأوقات التي كان يعمل فيهاat times when ...
158-mesi mümkün değilمن غير الممكن أنyapması mümkün değilمن غير الممكن أن يفعلit's not possible to ...
159-mek gibi bir niyeti olmakينوي أنgitmek gibi bir niyeti yokلا ينوي الذهابhas an intention to ...
160-diği yerdeفي المكان الذيyaşadığı yerdeفي المكان الذي عاش فيهwhere (he/she) ...
161-meye karar vermek üzere olmakعلى وشك اتخاذ قرار بـgitmeye karar vermek üzereydiكان على وشك أن يقرر الذهابabout to decide to ...
162-diğini bildirmekيُعلم أنهgeldiğini bildirdiأبلغ أنه أتىnotifies/informs that ...
163-mek üzere plan yapmakيخطط لـgitmek üzere plan yaptıخطط للذهابmakes a plan to ...
164-meden edememekلا يستطيع إلا أنsöylemeden edememلا أستطيع إلا أن أقولcan't help but ...
165-miş olmalıلابد أنهgitmiş olmalıلا بد أنه ذهبmust have ...
166-mek zorundaydıكان مضطرًا لـçalışmak zorundaydıكان مضطرًا للدراسةhad to ... / was obliged to ...
167-mek istemesi doğalمن الطبيعي أن يريدgitmek istemesi doğalمن الطبيعي أن يرغب في الذهابit's natural to want to ...
168-diğinden şüphelenmekيشتبه أنهgeldiğinden şüphelendimاشتبهت أنه أتىsuspects that ...
169-mekte kararlı olmakمصمم على أنbaşlamakta kararlıمصمم على البدءdetermined to ...
170-mek gibi görünmekيبدو وكأنه سيفعلgidecek gibi görünüyorيبدو وكأنه سيذهبappears as if will ...
171-meyi tercih etmekيفضل أنçalışmayı tercih ediyorيفضل الدراسةprefers to ...
172-miş gibi yapmakيتظاهر بأنهduymamış gibi yaptıتظاهر أنه لم يسمعpretends as if ...
173-mesi mümkün olmakمن الممكن أنgelmesi mümkünمن الممكن أن يأتيit is possible that ...
174-mesini istemekيريد أنgitmesini istiyorumأريد أن يذهبwants (someone) to ...
175-diğine inanamamakلا يصدق أنkazandığına inanamadıلم يصدق أنه فازcannot believe that ...
176-diğini zannetmekيظن أنهgeldiğini zannediyorيظن أنه أتىthinks/assumes that ...
177-meye cesaret etmekيجرؤ على أنsöylemeye cesaret ettiتجرأ على القولdares to ...
178-mek işine gelmekيناسبه أنsusmak işine geliyorيناسبه أن يصمتsuits (him/her) to ...
179-mesi canını sıkmakيزعجه أنgelmesi canımı sıkıyorيزعجني أنه جاءis annoyed that ...
180-mesi hoşuna gitmekيعجبه أنkonuşması hoşuma gidiyorيعجبني حديثهlikes that ...
181-mesi gerekiyorيجب أنgelmesi gerekiyorيجب أن يأتي(he/she) needs to ...
182-mek istememesi normalمن الطبيعي ألا يريدgitmek istememesi normalمن الطبيعي ألا يريد الذهابit's normal not to want to ...
183-meden önce yapılması gerekenما يجب فعله قبل أنgitmeden önce yapılması gerekenما يجب فعله قبل الذهابwhat should be done before ...
184-meye gönüllü olmakمستعد / متطوع لـyardım etmeye gönüllüمستعد للمساعدةwilling / volunteering to ...
185-mesi halindeفي حال أنهgelmesi halindeفي حال أتىin case (he/she) ...
186-mesi üzerineبعد أنayrılması üzerineبعد مغادرتهafter (he/she) ...
187-mekten çekinmekيتردد فيsöylemekten çekiniyorيتردد في القولhesitates to ...
188-mesini beklemekينتظر أنgelmesini bekliyorينتظر قدومهwaits for (someone) to ...
189-mek istemekle birlikteرغم رغبته فيgitmek istemekle birlikteرغم أنه يريد الذهابalthough (he/she) wants to ...
190-mek üzereykenبينما كان على وشك أنçıkmak üzereykenبينما كان على وشك الخروجwhile about to ...
191-meden anlamakيفهم دون أنsöylemeden anladıفهم دون أن يُقال لهunderstands without ...
192-meye başlamak üzere olmakعلى وشك أن يبدأ فيkonuşmaya başlamak üzereعلى وشك أن يبدأ بالكلامabout to start to ...
193-mekten başka çare kalmamakلا يبقى خيار سوى أنgitmekten başka çare kalmadıلا خيار سوى الذهابhave no choice but to ...
194-mek için uygun olmakمناسب لـkullanılmak için uygunمناسب للاستخدامsuitable for ...ing
195-mek için yaratılmakخُلِق من أجلyaşamak için yaratılmışخُلق من أجل الحياةborn/created for ...ing
196-meye çalışmak zorunda kalmakاضطر لمحاولة أنanlatmaya çalışmak zorunda kaldımاضطررت لمحاولة الشرحis forced to try to ...
197-meden duramamakلا يستطيع التوقف عنgülmeden duramıyorلا يستطيع التوقف عن الضحكcan't stop ...ing
198-mekle yükümlü olmakملزم بـbildirmekle yükümlüملزم بالإبلاغis obligated to ...
199-mek yerineبدلاً من أنçalışmak yerineبدلاً من الدراسةinstead of ...ing
200-meye gitmekيذهب لكيalışverişe gitmekالذهاب للتسوقgo to ...
201-meye yatkın olmakيميل إلى أنçalışmaya yatkınيميل إلى الدراسةtends to / inclined to ...
202-mesi zorunluluğu olmakمن الضروري أنkatılması zorunluluğu varمن الضروري أن يشاركthere is a necessity to ...
203-meye meyilli olmakميال إلى أنsaldırmaya meyilliميال إلى الهجومprone / inclined to ...
204-mekle birlikte aynı zamandaمع أنه... إلا أنه أيضًا...çalışmakla birlikte aynı zamanda eğleniyorيدرس وأيضًا يلهوalthough ... also ...
205-meden olmazلا يمكن بدون أنsöylemeden olmazلا يمكن دون أن يقالcannot happen without ...ing
206-meye gelinceعندما يتعلق الأمر بـkonuşmaya gelinceعندما يتعلق الأمر بالكلامwhen it comes to ...
207-mek yerine getirmekينفذ/يحقق شيئًاgörevi yerine getirmekتنفيذ المهمةto carry out / fulfill
208-meye ant içmekيُقسم على أنintikam almaya ant içtiأقسم على الانتقامto swear to ...
209-mek gibi bir planı olmakلديه خطة بأنayrılmak gibi bir planı varلديه خطة للرحيلto have a plan to ...
210-mek hususundaفيما يتعلق بـçalışmak hususundaبخصوص العملregarding / concerning ...
211-mesi dileğiyleمع التمنيات بأنbaşarılı olması dileğiyleمع التمنيات بالنجاحwith the wish that ...
212-mek arzusuرغبة في أنbaşarmak arzusuرغبة في النجاحdesire to ...
213-mek gayesiyleبغرض أنöğrenmek gayesiyleبهدف التعلمwith the aim of ...
214-meye koşmakيسرع لفعل شيءyardım etmeye koştuسارع للمساعدةrush to ...
215-mek pahasınaعلى حساب أنölmek pahasınaحتى لو كلفه حياتهat the cost of ...
216-mek üzere kurulmakصُمم لأجلçalışmak üzere kurulmuşصُمم ليعملdesigned for ...ing
217-meye alışmakيعتاد علىerken kalkmaya alıştıاعتاد الاستيقاظ مبكرًاget used to ...
218-mek isteği duymakيشعر برغبة فيsöylemek isteği duyuyorumأشعر برغبة في القولfeel the desire to ...
219-mesi şerefineبمناسبة أنهmezun olması şerefineبمناسبة تخرجهin honor of ...
220-mek için yaratılmış gibiكما لو خُلق لأجلliderlik için yaratılmış gibiكأنه خُلق للقيادةas if born/created for ...
221-mekten zevk almakيستمتع بـyüzmekten zevk alıyorumأستمتع بالسباحةenjoy ...ing
222-mekte acele etmekيسرع فيkonuşmakta acele etmeلا تسرع بالكلامhurry in ...ing
223-meye niyet etmekينوي أنgitmeye niyet ettiنوى أن يذهبintend to ...
224-meye söz vermekيعد بأنyardım etmeye söz verdiوعد بالمساعدةpromise to ...
225-mekle suçlanmakيُتّهم بـyalan söylemekle suçlandıاتُّهم بالكذبbe accused of ...ing
226-meye teşvik etmekيحثّ علىkitap okumaya teşvik ettiشجعه على القراءةencourage to ...
227-meye çağırmakيدعو إلىkonuşmaya çağırdıدعاه للكلامinvite to ...
228-mek zorunda hissetmekيشعر بأنه مضطر لـaçıklamak zorunda hissettiشعر أنه مضطر للشرحfeel obliged to ...
229-mesi konusunda anlaşmakيتفق على أنgitmesi konusunda anlaştılarاتفقوا على أن يذهبagree that ...
230-mekten mutlu olmakيسعد بـyardım etmekten mutluyumسعيد بتقديم المساعدةbe happy about ...ing
231-meye alışkın olmakمتعود علىyalnız çalışmaya alışkınمعتاد على العمل وحدهbe accustomed to ...
232-mek üzere eğitilmekمدرَّب على أنsavunmak üzere eğitilmişتم تدريبه على الدفاعbe trained to ...
233-mesi için baskı yapmakيضغط لأجل أنgitmesi için baskı yaptıضغط لكي يذهبput pressure for ...
234-diği için özür dilemekيعتذر لأنهgeciktiği için özür dilediاعتذر على التأخيرapologize for ...
235-mekten utanmakيخجل منyalan söylemekten utanıyorumأخجل من الكذبbe ashamed of ...ing
236-meye dikkat etmekينتبه إلىkonuşmaya dikkat etانتبه لما تقولpay attention to ...
237-mek için sabırsızlanmakيتلهف لأنtatil yapmak için sabırsızlanıyorيتلهف لقضاء العطلةbe eager/impatient to ...
238-mekte fayda görmekيرى فائدة فيtekrar etmekte fayda görüyorumأرى فائدة في التكرارsee benefit in ...ing
239-meye bayılmakيعشق أنdans etmeye bayılıyorيعشق الرقصadore / love to ...
240-mekten bıkmakيسأم منaynı soruları cevaplamaktan bıktımمللت من تكرار نفس الأسئلةget tired/sick of ...ing
241-meye çalışırkenبينما يحاول أنanlatmaya çalışırkenأثناء محاولته الشرحwhile trying to ...
242-mek için elinden geleni yapmakيبذل كل ما بوسعه لـbaşarmak için elinden geleni yaptıبذل كل جهده لينجحdo one’s best to ...
243-mek üzere olmakla birlikteعلى وشك أن... ومع ذلكgitmek üzere olmakla birlikteرغم أنه على وشك المغادرةalthough about to ...
244-meden geçmekيتجاوز دون أنselam vermeden geçtiمر دون أن يسلّمpass without ...ing
245-meye direnmekيقاوم أنuyumamaya direniyorيقاوم النومresist ...ing
246-mek istiyormuş gibiكما لو كان يريد أنkonuşmak istiyormuş gibiكأنه يريد أن يتحدثas if (he/she) wanted to ...
247-diği yerde kalmakيبقى حيثdüştüğü yerde kaldıبقي حيث سقطremain where ...
248-meye başlar başlamazبمجرد أن يبدأ فيkonuşmaya başlar başlamazبمجرد أن بدأ بالكلامas soon as (he/she) starts ...
249-mek dışındaباستثناء أنgitmek dışında çare yokلا حل سوى الذهابexcept for ...ing
250-meye yüz tutmakيبدأ بـ/يميل إلىyok olmaya yüz tuttuبدأ يختفيbegin to / tend to ...
251-diği zamanlarda bileحتى في الأوقات التيçalıştığı zamanlarda bileحتى في الأوقات التي عمل فيهاeven at times when ...
252-meye çalışmamakلا يحاول أنanlamaya çalışmıyorلا يحاول أن يفهمnot try to ...
253-mek üzere karar alınmakيُتخذ قرار بأنkapatılmak üzere karar alındıتقرر إغلاقهdecision is made to ...
254-mek zorunda kalınmakيُضطر إلى أنgitmek zorunda kalındıاضطر إلى المغادرةbe forced to ...
255-mek için yaratılmış olmakيُولد لـkazanmak için yaratılmışوُلد ليفوزbe born for ...ing
256-meye izin verilmekيُسمح له بـkonuşmaya izin verildiسُمح له بالكلامbe permitted to ...
257-diği anlaşılmakيتضح أنهgeldiği anlaşıldıتبين أنه أتىit is understood that ...
258-meden edebilmekيستطيع بدون أنsöylemeden edebildiاستطاع دون أن يقولbe able to without ...ing
259-meye devam edememekلا يستطيع الاستمرار بـkonuşmaya devam edemediلم يستطع متابعة الكلامcannot continue to ...
260-mekle birlikte yine deمع أنه... إلا أنهanlamakla birlikte yine de kabul etmediمع أنه فهم، إلا أنه لم يقبلalthough ..., still ...
261-mek istemek zorunda kalmakيُضطر إلى أن يريدgitmek istemek zorunda kaldımاضطررت لأن أرغب في الذهابbe forced to want to ...
262-meye razı olmakيرضى بـbeklemeye razı oldumرضيت بالانتظارconsent to ...
263-mek konusunda kararsız kalmakيبقى مترددًا بـkarar vermek konusunda kararsız kaldımترددت في اتخاذ القرارremain undecided about ...
264-mek zorunda bırakılmakأُجبر على أنaçıklama yapmak zorunda bırakıldıأُجبر على التوضيحbe compelled to ...
265-meye başlamak üzere olmakعلى وشك البدء بـkonuşmaya başlamak üzereعلى وشك أن يبدأ بالكلامabout to start ...
266-mek gibi bir düşüncesi olmakلديه فكرة أنtaşınmak gibi bir düşüncesi varلديه فكرة للانتقالhave an idea of ...ing
267-meye devam ettirilmekيُجبر على الاستمرار فيçalışmaya devam ettirildiأُجبر على مواصلة العملbe forced to continue ...
268-meye kalkışmakيحاول بـ وقاحة أو دون مناسبةbağırmaya kalkıştıتجرأ على الصراخattempt to ... (boldly / inappropriately)
269-mek için can atmakيتوق إلىtatil yapmak için can atıyorيتوق للعطلةlong / crave to ...
270-meye yönelmekيتجه إلىyeni fikirlere yöneliyorيتجه نحو أفكار جديدةturn / move toward ...
271-meden geçiştirmekيتجاهل أو يتجاوز دونcevap vermeden geçiştirdiتجاهل دون أن يجيبskip / pass over without ...
272-mek şöyle dursunناهيك عن أنyardım etmek şöyle dursunناهيك عن المساعدةlet alone ...
273-mek şöyle kalsınدعك من أنözür dilemek şöyle dursunدعك من الاعتذارnever mind ...
274-meye çalışmamakلا يحاول أنanlamaya çalışmıyorلا يحاول أن يفهمnot try to ...
275-mek gibi bir şeyشيء من قبيلağlamak gibi bir şeyشيء يشبه البكاءsomething like ...ing
276-meye yanaşmamakيرفض تمامًا أنözür dilemeye yanaşmadıرفض الاعتذارcompletely refuse to ...
277-meden olmazdıلا يمكن أن يتم دونteşekkür etmeden olmazdıلا يمكن دون الشكرwouldn't be complete without ...
278-mekle kalmamakلا يكتفي بـuyarıyla kalmadıلم يكتفِ بالتحذيرnot stop at / go beyond ...ing
279-mek istiyor gibi yapmakيتظاهر بأنه يريدgitmek istiyor gibi yaptıتظاهر بأنه يريد الذهابpretend as if wants to ...
280-diğini göstermekيُظهر أنهanladığını gösterdiأظهر أنه فهمshow that ...
281-mek için yaratılmış gibi görünmekيبدو كأنه خُلق لأجلliderlik için yaratılmış gibi görünüyorيبدو كأنه خُلق للقيادةappear as if made for ...
282-meye devam edilmekيُستمر فيprojeyi geliştirmeye devam edildiاستمر تطوير المشروعbe continued ...ing
283-meden edememekلا يمكنه إلا أنgülmeden edemediلم يستطع إلا أن يضحكcan't help but ...
284-meye alışamamakلم يستطع التعود علىyalnız kalmaya alışamadıلم يعتد على الوحدةcan't get used to ...
285-mekte zorlanmakيجد صعوبة فيanlamakta zorlanıyorيجد صعوبة في الفهمhave difficulty ...ing
286-meye davet edilmekيُدعى لـtoplantıya katılmaya davet edildiدُعي لحضور الاجتماعbe invited to ...
287-mek için uygun görülmekيُعتبر مناسبًا لـgörev için uygun görüldüاعتُبر مناسبًا للمهمةbe deemed suitable for ...
288-mek üzere yola çıkmakينطلق لكيalışverişe çıkmak üzere yola çıktıخرج للتسوقset out to ...
289-meye koşullandırılmakتمت برمجته على أنçalışmaya koşullandırılmışتمت برمجته على العملbe conditioned to ...
290-mekten başka çaresi olmamakلا خيار سوىgitmekten başka çaresi yokلا خيار أمامه سوى الذهابhave no choice but to ...
291-meye mahkûm olmakمحكوم عليه بـyalnız kalmaya mahkûmمحكوم عليه بالوحدةbe doomed / sentenced to ...
292-meden yapamamakلا يستطيع العيش دون أنsigara içmeden yapamıyorلا يستطيع العيش دون تدخينcan't live without ...ing
293-mek üzere ayarlanmakتم ضبطه ليكون لـotomatik kapanmak üzere ayarlandıضُبط للإغلاق التلقائيbe configured to ...
294-diği izlenimini vermekيعطي انطباعًا بأنهçalıştığı izlenimini verdiأعطى انطباعًا أنه يعملgive the impression that ...
295-meye mecbur olmakمجبَر على أنaçıklama yapmaya mecbur olduاضطر للتوضيحbe obliged to ...
296-mek üzere tasarlanmakمصمم ليكون لـbilgi sunmak üzere tasarlandıصُمم لتقديم المعلوماتbe designed to ...
297-mek gibi bir arzusu olmakلديه رغبة في أنyurt dışına çıkmak gibi arzusu varلديه رغبة في السفر للخارجhave a desire to ...
298-meden evvelقبل أنsöylemeden evvel düşünفكّر قبل أن تقولbefore ...ing
299-mek üzere sözleşmekيتفق على أنbuluşmak üzere sözleştilerاتفقوا على اللقاءagree / make a deal to ...
300-mek üzere hazır olmakمستعد لـyola çıkmak üzere hazırمستعد للانطلاقbe ready to ...